Proloterapi Tedavisi

UZM. DR. ERTAN ATABEY

PROLOTERAPİ TEDAVİSİ

  • PROLOTERAPİ Tedavisi Nedir?
  • Neden PROLOTERAPİYİ tercih etmeliyim?
  • PROLOTERAPİ ile Hasarlı Bağ Dokular Nasıl İyileşir?
  • PROLOTERAPİNİN Uygulama Alanları Nelerdir?
  • PROLOTERAPİ Nasıl yapılır?

PROLOTERAPİ NEDİR?

PROLOTERAPİ latince proliferasyon ve terapi kelimelerinden türemiştir.

Proloterapi kronik kas iskelet sistemi hastalıklarının tedavisinde yaklaşık yüz yıla yakın süredir kullanılan ve son on yılda Türkiye’de de popülaritesi ve kullanımı  giderek artan bir tedavi şeklidir.

Bilimsel olarak kanıt düzeyi yüksek olan; randomize kontrollü çalışmalarla ,etkinliği ispat edilmiş bir tedavi şeklidir.

Proloterapi; hasarlanmış, stabilitesini ve işlevselliğini kaybetmiş ligament, tendon, eklem ve kıkırdak doku gibi bağ dokunun;  yeniden sağlıklı bir halde teşekkül etmesini sağlamak için, vücudun iyileşme yeteneğinin uyarılmasını sağlayan  bir tedavi şeklidir.

1960’da kurulan Hackett & Hemwall vakfının düzenlediği  eğitimler ile  tüm dünya geneline yayılan proloterapi % 80’lere ulaşan başarı oranlarına sahip olan ve cerrahiye alteranatif olabilecek  bir tedavi yöntemidir.

1980 li yıllardan sonra, yara iyileşme kaskadını aydınlatmaya yönelik yapılan bilimsel çalışmalarla, proloterapinin sağladığı terapötik iyileşmenin altında yatan hücresel mekanizma ortaya konulmuştur.

Tüm bunlar acil veya mutlak cerrahi gerektiren durumlar dışında proloterapiyi güçlü bir alternatif tedavi yöntemi haline getirmektedir.

Hasarlı ligament ve tendonların rejenerasyonuna yani yeniden sağlıklı bir şekilde şekillenmesine neden olarak hasarın kalıcı olarak düzelmesini sağlayan bir tedavi yöntemidir.

Proloterapi hasarlı dokunun iyileşebilmesi için vücudun kendi yara iyileşme mekanizmasının uyarılmasını amaçlar.

Yapılan enjeksiyonlarla yara iyileşme mekanizmaları uyarılarak; zayıflamış, hasarlanmış, işlevselliğini kaybetmiş; eklemler, kıkırdaklar, ligamentler ve  tendonlar kuvvetlendirilerek tekrar sağlıklı hale gelmeleri sağlanır.

Proloterapiyi bir başka şekilde; fibroblast ve osteoblastları uyararak tendon ve ligamentlerin kemiğe yapışma yerlerinde ( enthezis) güçlenme sağlayan bir metot olarak da tanımlayabiliriz. Uygulamış olduğumuz irritan solusyonlarla vücudun kendi kendine tamir ettirildiği  bir tedavi şeklidir.

NEDEN PROLOTERAPİYİ TERCİH ETMELİYİM?

Proloterapi de hedef dokular; ligament, tendon, fasya ve eklem kapsülüdür. Eklemi destekleyen ligament ve tendonların enthesis ( kemiğe bağlanma noktaları ) bölgelerine hipertonik ( yüksek konsantrasyonlu ) veya irritan solüsyonlar enjekte edilir.

Saymış olduğumuz bu hedef dokular kemik yapıları destekleyerek vücut bütünlüğünün sağlanmasında görev yapmaktadırlar.

İnsan vücudunda bulunan 206 kemik, mükemmel bir mimariyle dizilmişlerdir.  Bu mükemmel mimarinin stabilitesinin korunmasını sağlayan bağ doku ( kas, tendon ve ligamentler ) proloterapinin hedef dokularıdır.

Ligamentler; kemiklerimizi birbirine bağlar, eklem fonksiyonlarında ve eklem hareketlerinde önemli role sahiptir ve vücut postürümüzü destekleyen ana dokulardan biridir. Eklemleri oluşturan kemik yapıların stabilitesini sağlayarak eklemini dağılmasını engelleyen ve aynı zamanda eklemin gerçekleştirdiği hareketleri maksimum güvenlikte gerçekleştirmesini sağlaya ana yapılardır.

1980’li yıllardan itibaren yara iyileşme mekanizması üzerine  yapılan bilimsel çalışmalarla proloterapinin hasarlı bağ dokusunun iyileşmesinde nasıl etkili olduğu ortaya konulmuş oldu.

PROLOTERAPİ İLE HASARLI BAĞ DOKULAR NASIL İYİLEŞİR?

Hasarlı bölgeye yapılan hipertonik ( yüksek konsantrasyonlu ) veya irritan solüsyon enjeksiyonlarI, fibroblast ve  osteoblastları da aktive ederek hasarlı bölgede iyileşme reaksiyonun başlamasına neden olur.

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki; yara iyileşme sürecini açıklamaküzere dizayn edilmiş çalışmalarla ilgili literatürı literatür tarandığında proloterapinin lokal inflamatuar reaksiyon göstererek iyileşmeye vesile olduğu anlaşılmaktadır.  

Yapılan bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir ki; yara iyileşmeye kaskadında; bledding ( kanama ), inflamasyon, proliferasyon ve remodeling ( yeniden şekillenme ) safhaları birbirini takiben gerçekleşmektedir.

İrritan madde enjeksiyonu sonrası hasarlı dokuda ilk gelişen cevap granülosit göçüdür. Takiben enjeksiyon alanına lökosit, monosit ve makrofajlar göç eder. Bunu platelet aktivasyonu ve growth faktör salınımı takip eder.Aktive olan fibroblastlar yeni kollajen fibrilleri içeren matrix’in oluşumuna neden olur.  Böylelikle zedelenen tendon ve ligament lerin onarılması mümkün olmuş olur.

Böylelikle hasarlı bölgede onarım süreci başlatılmış olur.

Ligament gerilme gücü 6 ayda %51 3 yılda %100 normale döner.

PROLOTERAPİNİN UYGULAMA ALANLARI

Proloterapi; bel fıtığı, boyun fıtığı ve dizde kireçlenme tedavilerinde yüzde seksene ulaşan başarı oranları ile uygulanmaktadır.

Vücudun kendi dokularını tamir edebilme yeteneği olan  “yara iyileşme kaskadının” uyarıldığı, tamamen doğal bir tedavi şeklidir.

Proloterapi de amaç, ağrıyı kesmek değil, hasarı onarmaktır.

  • Bel fıtıkları
  • Boyun fıtıkları
  • Topuk dikeni
  • Sırt ağrıları
  • Boyun ağrıları
  • Tenisçi dirseği
  • Her türlü eklem kireçlenmeleri (artrozlar)
  • Eklemdeki her türlü bağ yaralanmaları (menisküs, çapraz bağlar vs.)
  • Karpal tünel sendromu ( El bileğinde ağrı, parmaklarda uyuşma )
  • Migren

PROLOTERAPİ NASIL YAPILIR?

Proloterapi çeşitli konsantrasyonlarda dekstroz (şekerli serum) kullanılarak yapılan enjeksiyon tedavisidir. Tedavide kullanılan solüsyonda şekerli serum (dekstroz) haricinde herhangi bir madde veya ilaç bulunmamaktadır.

PROLOTERAPİ UYGULAMASINDAN KAÇINILMASI GEREKEN DURUMLAR NELERDİR?

Proloterapi, şeker hastaları da dahil olmak üzere birçok kişiye uygulanabilmektedir. Ancak, bazı durumlarda proloterapi uygulanamaz:

  1. Kanser Hastaları: Proloterapi, aktif kanser tedavisi gören hastalarda uygulanmamalıdır.
  2. Romatizmal Hastalıklar: Romatizmal hastalığı olan kişilerde proloterapi uygulanması önerilmez.
  3. Hamile ve Emziren Kadınlar: Gebelik ve emzirme dönemindeki kadınlar proloterapi tedavisinden kaçınmalıdır.

DOKTORUNUZLA GÖRÜŞÜN!!!

Proloterapi, vücudun kendi kendini iyileştirme yeteneğini harekete geçiren doğal bir tedavi yöntemidir.

Ancak, her tıbbi prosedürde olduğu gibi, proloterapi de kişiye özel değerlendirilmelidir.

Sağlık durumunuz ve şikayetleriniz doğrultusunda en uygun tedavi yöntemini belirlemek için uzman bir doktora danışmanız önemlidir.

Günümüzde en sık kullanılan proliferatif madde dekstrozdur. Dekstroz dışında PRP, kök hücreler, medikal ozon, gliserin gibi proliferan maddeler de kullanılabilir. Bu maddeler enjekte edildiğinde vücudun kendi kendini iyileştirme cevabını başlatırlar.

Glukoz düşük konsantrasyonlarda hücre düzeyinde ağrı iletimini engellerken yüksek konsantrasyonlarda proliferatif etki etmektedir. Eklem içine verildiğinde kıkırdak hücrelerinde yenileme etkisi oluşmaktadır.

Eklemleri ve tendonları tedavi etmekte kullanılır. En sık kullanıldığı alanlar bel, boyun, sırt, diz, kalça, omuz, dirsek, el bileği, ayak bileği eklemleri ve ligamentleridir.

İlk olarak Dr. George Stuart Hackett tarafından 1930’lu yıllarda uygulanmıştır. Dr. Hackett 1956 yılında bu konuda kitap yayınlamıştır. Bu kitaptan günümüzde halen pek çok proloterapist faydalanmaktadır.

Proloterapi Kimlerde Uygulanır?

  • Diz hastalıkları: dizde kireçlenme, ligament yırtıkları, menisküs yırtıkları, kondromalazi, tendon zorlanmaları, kas zorlanmaları vb.
  • Boyun bölgesi hastalıkları: baş ağrıları, boyun fıtığı (servikal disk hernisi), faset sendromu, artroz/kireçlenme vb.
  • Çene ekleminde ağrı
  • Sırt bölgesinde fıtık, faset sendromu, ağrılı kosta sendromu
  • Bel bölgesinde disk hastalıkları, instabilite, kireçlenme, ameliyat sonrası ağrılar, iliolumbar sendrom vb.
  • Sakroiliyak eklem instabilite ve ağrısı
  • Omuzda ligament Yırtıkları/ hasarı, omuz çıkıkları, omuz sıkışma sendromu, Rotatur kaf yaralanmaları, omuz eklemi kireçlenmesi, omuz kapsülünde yaralanma yırtılma
  •  Dirsek ağrıları, kireçlenme, tenisçi dirseği, golfçü dirseği, ligament ve tendon yırtıkları
  • El bileği ve evde ağrı, kireçlenme, sinir sıkışması, Karpal tünel sendromu, Ligament yırtıkları
  • Kalça bölgesi ağrıları, kalçanın kaslarından ve tendonlarından kaynaklı ağrılar, kalçada kireçlenme
  • Ayak bileği ve ayakta ağrı, burkulma sonrası yaralanmalar, aşil tendiniti, topuk dikeni, ayak kemik ve Ligament hasarları

Etiketler:

UZM. DR. ERTAN ATABEY

Paylaş: